Ölüm, Yazgı ve Edebiyat Üzerine
Bir hikâyenin, romanın bitmiş olması, sonlu olması, karakterlerin yazgılarının çatılmış olması ilk bakışta çok da önemli gelmese de, son tahlilde edebiyatın belki de en önemli özelliğini / etkisini oluşturan yegâne unsurdur. Neden? Bakınız, Umberto Eco nasıl açıklıyor bunu: " ...Bütün büyük öyküler, ola ki Tanrı’nın yerine yazgıyı ya da yaşamın karşı durulamaz yasalarını geçirerek, bize bunu söylerler. “Değiştirilmesi olanaksız” öykülerin işlevi tam da budur: Yazgıyı değiştirmeye yönelik her arzumuza karşı, onu değiştirmenin olanaksızlığını somut olarak duymamızı sağlarlar. Ve bu yolla, hangi olayı anlatırlarsa anlatsınlar, aynı zamanda bizim öykümüzü anlatırlar; bu yüzden, onları okur, onları severiz. Onların ödün vermez “baskıcı” dersine gereksinmemiz vardır. Hipermetin anlatısı, özgürlüğü ve yaratıcılığı öğretebilir bize. Güzel, ama hepsi bu değildir. “Önceden çatılmış” öyküler, bize ölmeyi de öğretirler. Kanımca, bu yazgı ve ölüm dersi, edebiyatın başlıca işlevlerinden bi...