A'dan X'e / John Berger Tarafından Kurtarılmış Mektuplar

Mektup yazmayı artık iyiden iyiye bıraktığımı, unuttuğumu düşünürken bu kitapla karşılaşmak yeniden mektuba olan hislerimi diriltti. John Berger, bir müebbet mahkuma sevgilisi tarafından gönderilmiş – kimi de gönderilmemiş – mektuplar sunuyor bu kitapta. Sunuş bölümünde, Suse hapishanesinin yeni bir yere taşındığını ve boşaltılan hapishanenin 73 nolu hücresinde el yapımı bir kitaplık bulunduğunu, bu kitaplıkta da üç tomar mektup yer aldığını söylüyor. Mektuplar mahkum Xavier’e, adını “Aida” olarak yazan – çünkü mektuplarda başka insanlarını isimlerini değiştirerek kullanıyor – bir kadın tarafından gönderilmiş. Bu sunuşla birlikte kitabın bir “mektup derlemesi”nden çıkıp “roman” niteliğine bürünmesi sağlanmış oluyor bana göre. Sunuş yazısıyla birlikte artık bir roman okuduğumuzu varsayabiliriz. Öyküleme denen şey tam da bu değil midir?

Nasıl mektuplar bunlar? Kısa bir cevap verecek olsam, “doğal” derdim. Bir insanın yazabileceği en doğal, en içten, en mahrem mektuplar. Yıllar içinde, Aida, sevdiği adama hayatını anlatıyor, günlerini, gecelerini. Ne gördüğünü, neye baktığını, bakarken zihninden geçenleri, arkadaşlarını ve arkadaşlarının hayatlarında olup bitenleri, bazen başlı başına bir deneme sayılabilecek, herhangi bir konuya dair düşüncelerini. Roman dedim demesine ama ortada bir kurgu yok, olay örgüsü yok. Yalnızca A ve onun X’e anlatmak istediği şeyler var. Yani bir mektupta ne olursa o. Örneğin:

“...Gözlerine bakıyorum, arkadaşın değil kadınınım. Ve sana bir şey söylemek istiyorum.
                  Kısa ömürlü, sonsuzun zıttı değildir. Sonsuzun zıttı, unutulandır. Bazıları unutulanla sonsuz aslında aynı şeymiş gibi davranır. Ama yanılırlar.
                  Bazıları sonsuzun bize ihtiyacı olduğunu söyler, doğrusu da budur. Sonsuzun hücrende sana ihtiyacı var ve benim burada sana yazmama ve antepfıstığıyla çikolata yollamama...”

İşte bir müebbet mahkumuna söylenebilecek belki en anlamlı söz: “Sonsuzun sana ihtiyacı var.” Umut etmeyi, direnmeyi nasıl daha güzel söyleyebilirdi? Belki şöyle de olabilir:

“...Bir şey daha öğrendim. Bir vücudun beklentisi bir umut kadar uzun sürebilir. Seninkini bekleyen benim vücudum mesela.
                  Sana iki kere müebbet verdikleri anda onların zamanına inanmayı bıraktım.”

A bir çatışma altında yaşıyor. Satır aralarından anlaşılan bunun bir iç savaşa benzediği. Zaten X de siyasi mahkum. Bazen X’e çatışmalardan da bahsediyor, çektiği acıdan ve zorluklardan. Fakat asla umutsuzluğa yer vermiyor mektuplarında. Umutsuzluk yaratacak yahut çağrıştıracak mektupları ise göndermemiş. Bu açıdan bu mektuplar için doğallığın yanında direnmenin ve umudun mektupları da denebilir sanıyorum.

Öte yandan kitabın bir başka boyutu daha var: X’in mektupların arkasına aldığı notlar. Bu notlarla X’in bir sosyalist olduğu anlaşılıyor. Kimi yerde Chavez’den, kimi yerden Marcos’dan alıntıları not etmiş, belki hapiste dinledi radyodan. İnsan sormadan edemiyor, neden A’nın mektuplarının arkasına yazdı bunları? Başka kağıdı mı yoktu, yoksa daha gizli bir anlamın peşine düşmek mi gerekiyor? Neden örneğin A’ya yönelik hiçbir şey not almadı? Bunlar tabi ki bir tomar mektupla cevap bulabilecek sorular değil, her okur kendi yanıtını tasarlasın.

Kitabı bitirdiğimden beri hâlâ soruyorum kendime, nedir bu mektuplarda insanı bunca etkileyen? Hüzün diyeceğim. Evet, umudun mektupları dedim, direnmenin. Bir kadının hayatından kesitler, sevgilisine olan aşkı, müebbet mahkuma “dışarı”yı hissettirecek cümleler. Hepsi doğru, hepsi var. Ama esas etkenin hüzün olduğunu düşünüyorum. Çünkü ne kadar geçmiş güzel günlerini anlatsa da, tanıştıkları günün hayalini kursa da, bir gün X hapisten çıktığında neler yapacaklarını tasarlasa da bütün bu anlatılanlar içindeki, kelimelerin arasına sızmış olan hüzün saklanamıyor. Bir kumaşın boşlukları arasında kalan su damlaları gibi, süslü perdelerin üzerine sinen sigara dumanı gibi, dokunduğunda hissedilen, solunduğunda ciğere çekilen bir gerçek olarak her an ve kitap boyunca okuyanın içine akıyor hüzün.

Kitabın sonunda, son mektubun arka sayfasına X not almış: “Çıkış bu gece.” Bir de ufak kroki çizmiş. Hapishanenin taşınmasından mı bahsediyor, yoksa o gece kaçtı mı oradan? Karar veremiyorum...

---
A'dan X'e
John Berger Tarafından Kurtarılmış Mektuplar
John Berger
Çev. Aslı Biçen

Metis, 2009

Yorumlar