Nedir yılbaşı?
30 Aralık 2017, Cumartesi
Yıl sonu yazısı yazmak güzeldir, güzel olduğu kadar da buruk. Bir yılın bitişi yahut da bir yılın gelişi kutlanır mı? Aslında şöyle sormalıyım: Yeni yılın gelişini kutluyor muyuz sahiden? Mutluluk ve hevesle yaptığımız bir kutlama mı bu? Yoksa... Yoksa her günkü çaresizliğimiz içerisinde, gerçekleşmeyen umutlarımızı, gerçekleştiremediğimiz isteklerimizi ‘bu vesile ile’ hatırlayıp, yapacaklarımız ve yaşayacaklarımıza geçici inanma kaçamağı mı? Bir yılın bitişi neden kutlansın ki yoksa?
30 Aralık 2018, Pazar
Ömürden geçen bir yıl daha. Kim bilir kaç yılım kaldı şu dünyada geçirilecek. Tekrar tekrar aynı şeylerden söz etmek istemesem de, inanılamayacak denli bir hızla geçip gitti 2018. Geriye dönüp baktığımda önüne kattığını tortop edip yuvarlayan bir rüzgâr hissiyle hatırlıyorum bu seneyi. Her geçen yıl bir öncekinden hızlı. Artık buna da alıştık. Yaşlanmak demek - başka bazı şeylerin yanında - kabullenmek, kabullenmeyi öğrenmek demek kanımca. Eskiden olsa isyankâr cümleler sarf ederdim şu zamanın geçişine. Şimdi dingin bir kabullenmişlikle yazıyorum.
Nedir peki yılbaşı? Ya da yıl sonu? Bir yılın bitişinin anlamı nedir insan için? Her sene sorarım bu soruyu kendime ve yıl dönümü üzerine hissettiklerimden bir anlam - varsa - veyahut da anlamsızlık üretirim. Bu soruya her sene farklı farklı - görünen - yanıtlar verilebilir / veririm. Ama yalnızca görünen, çünkü özünde hepsini alt alta koyup baktığımda hep aynı şeyi söylüyorum aslında. Yıl sonu aralık ayının son günü müdür? Benim için değil. Takvim yapraklarıyla yaşamıyorum ben yılı. Aynı kış mevsimi içinde, aralık günleri ile ocak günlerinin pek bir farkı yok benim için. “Resmi” bir yılbaşı bu yaşadığımız. Nerede öyleyse yıl dönümü? Aynı mevsim içinde dedim ya, ben daha çok mevsim değişimleriyle duyarım yeni bir yıla girdiğimi. Nedir? Bahardır yeni bir yıl. Güneşin ısısını tenimde hissetmeye başladığım, yeşilin canlandığı, ağaçların çiçek açtığı, kalın paltoları rafa kaldırdığım, ince giysilerle, ılık akşamlarda yürüyebildiğim, akşamın çöküşünün geciktiği, dışarıda, parklarda oturup kitap okuduğum, şehirde uzun yürüyüşlere başladığım günler geldiği zaman “İşte,” derim, “yeni bir yıl başlıyor...” Baharla gelir yeni yıl, kışın içe kapanıklığı atılır, dışarıya çıkılır, gün batımları izlenir, hava her gün biraz daha ısınır, sonra yaz gelir, sıcak olur, sonra çok sıcak, deniz kenarları, Akdeniz kasabaları yaşanır veya şehrin yaz akşamları, erken doğan güneşin aydınlattığı yaz sabahlarında öğrencilik yıllarının tatil sabahları hatırlanır, o yaz tatillerinin neşesi, kırgınlıkları, eğlenceleri ve hüzünleri... Ardından sonbahar yaklaşır, yazın gidişine önce isyan edilir, sonra tuhaf bir hüzünle kabul edilir, yazdan artakalan sıcak günlerde geride kalan günlerin muhasebesi yapılır, yavaş yavaş içeriye dönülür... Ve sonra kış; sıcak günler nasıl hazlar, zevkler ve keyif motivasyonu ile yaşanırsa, kış günleri tersine düşünce, muhasebe, plan zamanlarıdır; karlı manzaraları izleyip geçmiş günlerin anımsanışı... İşte benim yıl dönümün...
Herkese mutlu yıllar.
Yorumlar
Yorum Gönder